EKONOMİK DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE SANAYİSİZLEŞME VE YENİDEN SANAYİLEŞME
DOI:
https://doi.org/10.15659/3.sektor-sosyal-ekonomi.20.06.1387Anahtar Kelimeler:
Sanayisizleşme- Erken Sanayisizleşme- Yeniden Sanayileşme- İmalat Sanayisi.Özet
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren önce gelişmiş sanayi ülkelerinde, ardından gelişmekte olan ülkelerde sanayisizleşme süreci ortaya çıkmıştır. Sanayisizleşen ülkelerde imalat sanayisinin ekonomideki göreceli payının azalmasına, hizmet faaliyetlerinin genişlemesi eşlik etmiş ve böylece ekonomik büyümenin itici gücünün hizmetler sektörü büyümesi olduğu yeni bir küresel yapılanma oluşmuştur. Bu çalışmada sanayisizleşme olgusu, sanayileşmesini tamamladıktan sonra sanayisizleşmeye başlayan gelişmiş ülkeler ile sanayileşmesini tamamlayamadan önce “erken sanayisizleşmeye” başlayan gelişmekte olan ülkeler için ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Gelişmiş ülkeler açısından; gelirdeki değişikliklerden kaynaklanan nihai talep örüntülerindeki değişimlerin etkisi, temel sektörler arasındaki verimlilik farkları, dış kaynak kullanımının ve dışarıda üretimin artması, emek-yoğun sanayilerin gelişmekte olan ülkelere kayması ve üretimin otomasyonuna bağlı olarak imalat istihdamının azalması gibi sebepler ön plana çıkmaktadır. Erken sanayisizleşmenin söz konusu olduğu gelişmekte olan ülkelerde ise sanayisizleşmenin temelinde politika dönüşümleri yer almakta, ekonomik büyümede reel sektörün azalan etkinliğine karşılık, finansal sektörün belirleyiciliğinin arttığı görülmektedir. Değerlendirmemize göre, sanayisizleşme sürecinde giderek artan işsizlik, ithalata bağımlı üretim, dış açıklara dayalı büyüme gibi Türkiye’nin ve diğer birçok gelişmekte olan ülkenin en kritik ekonomik problemlerinin uzun vadedeki kalıcı çözümü “yeniden sanayileşmektir”. 2008 Küresel Ekonomik Krizinden sonra dünya genelinde yeniden sanayileşmeye yönelik politika tercihleri yükselişe geçmiştir. Bu kavram ile esas olarak imalat sanayisi üretiminin yeniden büyümenin motoru haline getirilmesi ifade edilmektedir. Yeniden sanayileşme konseptinde dinamik karşılaştırmalı üstünlükler uyarınca yeni endüstrilerin geliştirilmesi ve teknoloji üretimi birincil öneme sahiptir. Yeniden sanayileşme, çevresel anlamda daha temiz ve kaynak-etkin üretim süreçlerine dayandığı ve sosyal içerilmeyi gözettiği ölçüde sürdürülebilir olacaktır. Sanayi üretimiyle güçlü bağları olan katma değeri yüksek ve inovatif hizmet alanlarındaki üretimin desteklenmesi de tamamlayıcı bir unsur olarak değerlendirilmektedir.